Doğu ve Batı ekseni çerçevesinde günün bir bölümünü okumak: Huzur
Edebiyatımızın değerli kalemi Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur romanı edebiyat eleştirmenleri tarafından her zaman övülmüş ve okuyucular tarafından kabul görmüştür. Muharir’in 61. ölüm yıldönümüne özel olarak günün okuma kısmı olarak bu güzel romanı seçtik.
Türk edebiyatının usta yazarlarından Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ölümsüz eseri Huzur, yayımlandığı 1948 yılından bu yana milli edebiyatın sarsılmaz mihenk taşları arasında yer alıyor. 2 Ekim 1948 tarihli ve bir yıl sonra kitap olarak çıkan bu eser, dönemine ışık tutması açısından hem edebiyat hem de tarih açısından çok değerli bir kaynaktır.
İkinci Dünya Savaşı’ndan önceki günü zaman olarak ele alan Huzur romanı, hacimli hikâyesinde şimdiki ve geçmiş zamanları barındırır. Dört bölümden oluşan romanın ilk ve son bölümlerinde günlük bir zaman dilimi ele alınır. İkinci ve üçüncü bölümlerde kelâm konusu zamandan bir yıl önce anlatılmaktadır.
30’lu yılların sonunun bunalımlı atmosferini tüm yönleriyle eserlerine yansıtan Tanpınar, karamsarlığı, çaresizliği, aşkı ve özlemi romanının baskın duyguları olarak yansıtır. Roman karakterlerini mutsuz ve doyumsuz insanlar olarak kurgulayan Tanpınar, özellikle romanın başkahramanı Mümtaz ile okurlarına bu duyguyu hissettirir.
Romanın kurgusunda yer alan üç kıymetli sacayağı oluşturan Mümtaz, Nuran ve İhsan karakterleri; Medeniyet çatışmalarının ağır olduğu bir dönemin aydınları olarak tasvir edilirler. Böylece Tanpınar, Tanzimat döneminden itibaren Türk edebiyatında en çok üzerinde durulan Doğu-Batı çatışması meselesini tüm olgunluğuyla eserine sindirir.
Şehir mirası için eşsiz kaynak
Eserde iki eski sevgili olarak anlatılan Mümtaz ve Nuran’ın ortasında geçen olaylar, romanın hem geçmiş dönemini hem de yüklü zamanını oluşturur. Eser boyunca Mümtaz, İstanbul’u dolaşırken Nuran’la yaşadığı anıları canlandırarak dönemin İstanbul’unu zengin betimlemelerle okuyucuya aktarır. Sözcüğün betimsel boyutu, Huzur romanını kentsel mirasın yanı sıra zihniyet açısından da eşsiz bir kaynak kılmaktadır.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın adıyla özdeşleşen ‘Barış’ romanı, Cumhuriyet dönemi kitabıdır. Çünkü kitabı okuyunca yazar oluyor, o havayı solumanızı sağlıyor.
Dört bölümden oluşan roman, yayımlandığı dönemde okurları üzerinde derin bir etki bırakmıştır. Romanın ana karakterleri Suat, Nuran ve Mümtaz’ın dünyası edebiyat çevrelerinde tartışma konusu olmuştur.
Tanpınar’ın kitabı yazdığı dönem, İkinci Dünya Savaşı yıllarına denk gelir. Çünkü kitapta bu dönemle ilgili çok fazla bilgi var. Bu sayede Türkiye’nin sosyal yapısı hakkında fikir sahibi olabiliyoruz.
Toplumun yargıları
Savaşın her an patlak vermesi toplumda paniğe ve tedirginliğe neden oldu. Romanda, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki sancılı süreçler, toplumda beklenen değişimi yaratmayan inkılâp ve inkılaplar, halkın ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel durumu çok güzel anlatılır. Kitap, Cumhuriyet döneminin bir panoramasıdır.
Romanın ana karakterlerinden Nuran ve Mümtaz birbirlerini seven ve kavuşma hayalleri kuran aşıklardır. Nuran başarısız bir evlilik geçirmiş ve dul kalmıştır. Mümtaz ise Nuran’a aşıktır.
Nuran’ın dul olması ve Mümtaz’la birlikte olması toplum tarafından yadırganır ve ilişkileri kabul edilmez.
Sürekli onlar hakkında dedikodu yapılması ikisini de oldukça rahatsız etmişti. Bu durumu çaresizce kabul etmek zorunda kalsalar da toplumdan çok sert eleştiriler alırlar. Akademik çalışmalarıyla Türk edebiyatına ve tarihine büyük katkılar sağlayan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur adlı romanını okumadıysanız bugün hızla başlayın.